Ad Code

Responsive Advertisement

GÖZLERİNİN ARDINDA


(...)

Şuh kahkahalar içinde odaya yöneldiler. Bugünkü yaşadıkları her şey ona kendini iyi hissettirmişti. Anlık bir sevinç de olsa iyi gelmişti ona ama dudakları sevinçli görünse de gözlerinden yaşadığı bezginlik anlaşılıyordu. Bu yılgınlığı anlamak için gözlerinin ta içine bakmak gerekiyordu. Hüzün dolu gözler dikkatli bakıldığında onu ele verecekti. Belki de bir soruyla bütün dertlerini boşaltıverecekti ortaya. Bu zamana kadar kimse fark edememişti o hüznü gözlerinde. Yine de keyifle koltuğa karşılıklı oturdular. 

Kollarını her zamanki gibi koltuğun arkasına yasladı ve ellerini de boynuna koydu. Topladığı saçlarının altından bembeyaz, pürüzsüz boynu görünüyordu. Bir yandan parmak uçlarıyla boynunu okşuyor, bir yandan da Şermin'in bitmek bilmeyen sorularına cevap vermeye çalışıyordu. Arada bir konuşulanları tebessümle karşılıyor arada da konuşmalardan koparak kendi dünyasının içinde kayboluyordu. Gözlerinin arkasındaki dünyaydı bu. Anılar, hayal kırıklıkları, üzüntüler, sevinçler, hayaller... Kısacık bir ömre o kadar şey sığdırdığına kendisi bile şaşırıyordu. Hüzünlü ve kırgındı daha çok. Ama bu kırgınlığını kimseye belli etmemeliydi. Güçlü olmalıydı daima. Bütün bunları rafa kaldırıp unutmaya çalışmalıydı. 
Şermin'in sorusuyla bütün bu düşüncelerinden sıyrıldı bir anda.

(...)

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Ad Code

Responsive Advertisement