Ad Code

Responsive Advertisement

SİYAH GECELER...






Gecenin karanlığında, fırtınanın dehşet verici sesiyle nereye gideceğini bilemeden ilerliyordu. Sırılsıklam olmuş, incecik hırkasının yakalarını çekiştirerek kendini en güvenilir yere atmaya çalışıyordu.Nihayet kendini güvende hissedebileceği büyük bir binanın giriş katına atabilmişti.Kapıyı açar açmaz yoğun bir rutubet kokusu sarmıştı her yanını.Kokuya aldırış etmeden yavaş yavaş ilerlemeye başlamıştı upuzun koridorda. Her ne kadar ürkütücü de olsa korkmadan her odayı kontrol edebiliyordu. Tahmin ettiği kadarıyla burası bir hastane ya da onun gibi bir yerdi.
Sonunda azıcık da olsa ışık alan bir odaya girdi.Nemden kabarmış duvarın dibinde duran eski bir sandalyeye bırakıvermişti kendini.Beklediği yağmurun dinmesi miydi yoksa yalnızlığının geçmesi miydi henüz o da bilmiyordu.O kadar yürümüş ve yorulmuş olacak ki bu düşüncelerle beraber sandalyenin üzerinde uyuyakalmıştı. Bitmek bilmeyen rüyalar daha doğrusu kabuslar, hastanenin korkunçluğunu bile geride bırakıyordu.

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Ad Code

Responsive Advertisement